Salı, Aralık 18

''Değişim Bir Fısıltıyla Başlar''


 Az sonra bahsedeceğim kitapta geçen bir şarkı... Kitabın havasını verebilmek istiyorum. Yazılarımı okurken kısık seste paylaştığım şarkılara da kulak verirseniz gerçekten yazılarımı 'hissedebilirsiniz.'  Bu şarkıları rastgele seçmiyorum. :) İyi dinlemeler!


  Her okunan kitabın az da olsa bize bir şeyler katacağını düşünenler arasındayım. Bir fikir, bir düşünce tarzı ya da hiç yoktan doğru cümle kurmayı, imla kurallarını öğretir basit bir kitap. Dizüstü Edebiyatı saçmalığı denilen bir 'moda' dolaşıyor ortalıklarda. Hani bütün ergenlerin elinde olan şu basit mizah anlayışına sahip PuCCa'lar... Onlar size nasıl ağda almanız haricinde hiçbir şey öğretmez bunu söylemeliyim. Zaten gerçekten kitap okuyan birisi bu kitaplara elini bile sürmez. Dikkat ederseniz bu kitapları okuyanlar da zaten fazla kitap okumayan insanlardan oluşuyor. Her neyse, günlük 'dizüstü edebiyatına olan nefretimi' kustuktan sonra asıl konumuz olan kitaba geçebiliriz. 

  Duyguların Rengi... Kitabımızın adı. Hayatımda okuduğum en kaliteli kitaplar listesinde kuşkusuz ilk üçte bu kitap. Gerek konusu, gerek dili açısından adeta insanın içine işliyor, kalbine dokunuyor. 
  Kitabın konusu ırk ayrımcılığı. Siyahların ezildiği bir dönemi ve toplumu ele alıyor yazarımız. Siyahi yardımcıların yaşadıklarını az çok tanıklık edebiliyoruz kitapta. Ama kitap yazarı 'beyaz' kadınlarından birisi olduğu için tabii ki sadece gözlemlerini bize aktarabiliyor. Bir siyahi olmadığımız için onların yaşadıklarını hiçbir zaman tam anlamıyla anlayamayacağız fakat pek güzel şeyler yaşamadıkları apaçık ortada.
  Kitabın derinliklerine fazla inmek istemiyorum fakat bir beyaz kadın ve yaklaşık bir düzine siyahi kadın birlik olup bir kitap yazıyorlar. Ve tabii işler biraz karışıyor. Aslında ben kitabın sonunu biraz daha farklı biteceğini düşünüyordum. 'Kitap çıkardılar her şey değişti!' gibi bir şey olacak diye düşünüyordum aslında. Yani çocuk hikayelerinde hep öyle olur. Ama tabii biraz daha gerçekçi yazılmasından kaynaklandığından olsa gerek 'bir kitap yazıldığı ve artık dünya siyahileri dışlamıyor' gibi bir son yoktu. Ama yine de biraz farklı bir son bekliyordum.



  Kitap akıcı ve 'okudum bitti iki günde, çok heyecanlıydı' dedirtecek bir kitap değil. Yavaş yavaş ve özümsenerek okunması gereken bir kitap. Zira ben o kadar özümsedim ki kitabı bir ayda bitirebildim! :( Ama hep sınavlar, hep...
  Aibeen'ın Küçük Kız'a söylediği cümleler ve anlattığı hikayeler beni çok ama çok duygulandırdı, kalbime dokundu adeta. Gözlerim doldu bazen. Bazen de utanmadan ağladım. Keşke bir hikayenin altını çizmiş olsaydım da sizinle paylaşabilseydim... Onun yerine kitabı almanızı tavsiye ederim. Boş bir kitap değil kesinlikle.

  Arkadaşlarımın kapağındaki dört kadını görüp 'kadın kitabı' yakıştırmasını kesinlikle doğru bulmadığımı söylemeden geçmemeliyim. Irkçılığın cinsiyeti olmaz.
  Kısa zamanda filmini de izlemeyi düşünüyorum fakat okumak daha faydalıdır unutmayın.

  Kitap yorumlama yazımı 18 Aralık'ta yazmış bulunuyorum! Şu üç günlük dünyada bu kitabı okuyun derim! :)) Önceki yazı da bahsettiğim ve yapmak istediğim esprimi de yaptığıma göre iyi geceler Sarımsak okurları!

  Bu arada şunu söylemeliyim ki blogum her geçen gün daha fazla insana ulaşıyor, daha fazla takipçi ediniyor ve daha fazla insana ilham veriyor. Blogumun birinci yılında üç kişiye ilham verip blog açmalarını sağladı bile! Bu çok gurur verici! Teşekkür ederim Sarımsak severler... :)

1 yorum:

  1. Almayı düşünüyordum ama ırkçılık değilde dediğin gibi kadın kitabı sanıp almadım.Alıyorum hemen :) Teşkkürler :)

    YanıtlaSil

Bulamadın mı?

DMCA Protection