Pazar, Haziran 28

soru işareti

kaybolmuşluk hissi iğrenç bir his. nereye ait olduğunu bilmemek, ne mutlu olabileceğini bilmemek, daha da ötesi artık mutlu olabilecek ihtimalini bile bilmemek. 
çok korkunç her şey. insanlar, toplumlar, teknolojiler, nesneler, fikirler, duygular, çıkarlar. bunlardan dolayı umutsuzluğa kapılmak ise en korkunç olanı. umutsuzluk içinde bile olsan yapman gereken ödevler, sorumluluklar, 'kazanmaya' çalışman gereken şeyler de işkence. baktığında zavallıca. gördüğünde ise acınası. 
bırakıp gitmek istiyor insan bazen. evi bırakmak, okulu bırakmak, insanları bırakmak, şu an bu yazıyı bırakmak, hayatı bırakmak. sıkılmak her şeyden, hayatı işkenceyi döndürüyor. 
korkmak da çin işkencesi gibi bir şey. büyük harf kullanmaktan dahi korkmak. 
anlaşılmamak.
şu an ne demek istediğimi anlamayacak insanlar. saçmaladığımı düşünenler.
anlaşılmamak umutsuzluğa giden kestirme yol. zorunlu kestirme yol.
bir rüya görmüştüm, öldükten sonra kendimi. bir laptop ekranından da geride kalan hayatı izliyordum. üzülmüştüm. öldüğüm için değil. hayatta tutunduğum tek dalı kaybettiğim için. garip geliyor. 
garip ve iğrenç kendini anlayamama duygusu. 
kendimi nerede mutlu hissedeceğimi bilmiyorum. bu benim içimi paramparça ediyor. belirsizlik beni tüketiyor. belirsizliğin içindeyim, sanki hiçbir yerde mutlu olamayacak gibi. kötü yanı, o yerden ayrıldıktan sonra orayı özlediğimi fark etmem. ama ben orayı sevmiyorum ki, nasıl özleyebilirim? bilmiyorum. kendimi kötü hissettiriyor bu bana. belki de sevmediğim ama özlediğim şeyin yer değil, yerin içindeki insanlar olması bana bu özlem duygusunu yaşatan. belki de yerler kişilerle anlamlı oluyor. ya da anlamsızlığa anlamsızlık katıp kendine hayran bırakıyor. 
saçmalık.
her şey saçmalık.
bu yazıyı yazmam da saçmalık. neden yazdım ben bütün bunları. ben bile kendimi anlayamazken birisinin beni anlama isteği yüzünden mi? bu da saçmalık.
bu saçmalıktan nasıl kurtulacağımı bilmemem de saçmalık. her şey saçmalıklar silkesi.
koptu her şey. ben de koptum. iyi geceler. 

Salı, Haziran 23

Mutluluk Üzerine...


Uzun bir süre yoktum ve buraları ciddi anlamda özledim. Öyle ki bu yazıyı telefonumun küçücük ekranında yazıyorum. O yüzden umarım yazıda görsel ek olmaması sizin gözünüze uzun ve sıkıcı bir yazı olarak görünmez.
Blogda olmadığım süre boyunca birçok kitap okudum. Ama az önce bitirdiğim kitap 'Acayip Bir Başlangıç' bana, duygularıma ve hissettiklerime yakın gelmiş olacak ki bir yazı yazma isteği duydum. Ama bu yazı bir kitap incelemesi tarzında değil mutluluk kavramı üzerine olacak.
Kitapta hoşuma giden uzun bir alıntı vardı: "Mutluluk sözcüğüne sadece en dünyevi bağlamlarda -mesela, ne mutlu ki kimliğini bir yerde unutmadığında ya da gideceği yere mutlu mesut vardığında- katlanabiliyordu. Mutluluktan, hedeflenen ya da ulaşılabilen bir ruh hali olarak söz edildiğinde, sanki biri iğrenç bir hastalıktan ya da cinsel saplantılarından bahsediyormuş gibi rahatsız olurdu. Esrik aşkın meyvesi olan mutluluk, kendine telkinden ve hayatı olduğu gibi görmeye katlanmayanların kendini kandırmasından başka bir şey değildi. Çocuklar dışında hiç kimsenin kendi mutluluğu için bir başkasına bel bağlamaması gerektiğini söylerdi. Hayatının hiçbir döneminde insanların mutluluğa hakkı olduğunu düşünmemiş, çileli dünyayı aşkla tatlandırma düşüncesine kapılmamıştı."
Ve bir de şöyle bir soru soruyordu baş karakterimiz: " Mutluluğumuz için mücadele etmeyi unuttuk mu hepimiz? Yoksa mutluluğun ne olduğundan artık o kadar emin değil miyiz?"
Mutluluğun, gerçek mutluluğun ne olduğundan emin değiliz. Artık emin olamayız. Kısa vadeli hazlar artık bize daha çabuk ulaşabilir ve çekici geliyor. Ve biz bu hazları mutluluk diye tanımlıyoruz artık. Sanıyorum ki artık mutluluk mümkün değil.
Mutluluğun anlamını unutmuş haldeyiz. Kaybolmuş bedenlerimiz gibi hislerimiz de kaybolmuş. Yanılsamalarla yaşıyoruz. Gerçekliğimizi kaybetmiş haldeyiz. Yanlışız.
Kendimizi kandırıyoruz. Mutluluğu artık haza indirgemişiz. İnsanlar mutlu olduklarını sanıyorlar ama aslında hiçbirimiz mutlu değiliz.
Bu satırları yazan ben karamsar yazar bey ve bu satırları okuyan ve bana katılan siz karamsar okuyucular ve bu satırları okuyan ardından içi daralıp bana saydıran tam şu anda sayfayı kapatmayı düşünen siz gerçeklikten ve karamsarlıktan kaçan korkak okuyucular...
Aşkı mutluluk olarak nitelendiren daha da ilerisi sıradanlığı evlilik ile gerçekleştiren, bu mutsuzluk dolu dünyada sıradanlığın şaibeli mutluluğunu arzulayan insanlar...
Bazen düşünmekteyim, bu hayatta hiç mi güzel şeyler olmuyor? Hayır bence olmuyor. Olmayacak da. Bu kadar kötülük arasında mutluluğu yakalamaya çalışan insanlar ve belki de kısa süreliğine yakalamış olan insanlar nasıl baş edebilir bunca kötülükle?
Peki ben hiç mi mutlu olmadım? Oldum ama artık o kadar korkunç bir karamsarlık çukuruna düşmüşüm ki herhangi bir olumsuzlukta hemen yıkılıyorum. 'Evet, bu buraya kadarmış.' deyip mutluluğumu kurtarma ve devam ettirme çabasına girmiyorum, korkuyorum. Aslında girmek de istemiyorum. Çünkü insanlar korkunç, hayat korkunç. Ve ben de şu an bu satırları okumayan kendilerini üst satırlarda bulup sayfayı kapatmış olan korkaklar kadar korkayım.
Ama bazen düşündüğüm başka bir şey var. Mutsuzlukta mutlu olan insan' tabirini duyduğumdan beri ben de bu tanımın içerisinde miyim diye sorguluyorum. Cevabı bulabileceğimden şüpheliyim. Belki de cevap vermek istemiyorum kendimce. Mutluluğun imkansızlığına inanmış bendeniz olarak.
Uzatmaktan hoşlanmıyorum.
Kitabın sonu acayip bir başlangıçla bitiyor. Yeniden umutla, yeniden gençleşme ile bitiyor. Yaşlı ve hayattan ümidini kesmiş karakterle genç ama yaşlı ben arasında bağlantı ve yakınlık kurdum. Ve aklıma bir soru geliyor sadece. Acaba ben de acayip bir başlangıç yapıp umutlanabilecek miyim? Peki ya bu başlangıcın bitişi nasıl olacak?
Yazımın sonlarına gelirken (bu tavsiyem her ne kadar yazımla çelişse de) mutluluk arayışınızı kaybetmemenizi ve Acayip Bir Başlangıç kitabını okumanızı tavsiye ederim. Size dokunacak bir havası olduğuna eminim. Sonraki yazımda on8'in yeni kitabını inceleyeceğim efenim. Kitapsız kalmamanızı dilerim!
- Mutluluğu sorgulayan ama belki de mutsuzluktan mutlu olan ve bunun farkına varamayan garip bir yazar.

Bulamadın mı?

DMCA Protection