Cumartesi, Şubat 23

Saatten Saate Notadan Notaya

           ''İnsanlar geniş odaları ve minicik pencereleri olan evlere benziyor.''


simon homo sapiense karşı ile ilgili görsel sonucu
  Yetişkin biri olmama rağmen hala küçük ergen çılgınlıklarında bulunduğumu düşünüyorum, açıkçası. Bir kitaba ya da filme, bazen de her ikisine aynı anda taktığım o küçük ergen patlamaları... Bu yazımın sebebi de bu patlamaların bir tanesinde ortaya çıktı. 

  Simon Homo Sapiens'e Karşı kitabından ve biraz da film uyarlamasından bahsedeceğim, bu yazıda. Arka planda tabii ki Elliott Smith şarkıları dönüyor.

  Sanırım ilk önce yazımın başlığından bahsetmem gerekiyor. Orijinali 'hour to hour, note to note' olan bu söz Elliott Smith'in Waltz #2 şarkısının sözlerinden. Ana karakterimiz anlayacağınız üzere tam bir E. Smith fanı ve anonim mail adresi olarak da bu şarkı sözünü kullanıyor. Etkilendim mi? Fazlasıyla ve nedensizce.


  Hadi baştan başlayalım. Orijinali Simon vs. the Homo Sapiens Agenda olan kitap bir LGBT romanı. Etiket eklemesi yapacak olursam, evet, teenager bir roman. 17 yaşındaki Simon'ın bir sırrı var. Gay olması. Bir gün, okuduğu lisesinin Creeksırları isimli Tumblr sayfasında eşcinsellikle ilgili anonim birisi tarafından yazılmış bir yazı görüyor. Ardından 'yalnız' olmadığını düşünerek yazıyı yazan kişiyle, Mavi'yle, iletişim kuruyor ve aralarında mailleşmeler başlıyor. Kitapta bu mailleri okuyabiliyoruz ve sanırım benim en çok hoşuma giden kısımlar bunlardı. Çünkü... Bilirsiniz, ikisi de asla birbirlerini tanımıyor. Ama en çok birbirlerini tanıyorlar. Çünkü her şeyi konuşabiliyorlar. Saklanmadan, içtenlikle ve anonim olmanın verdiği cesaretle. Tabii ki sonrasında aralarında bir çekim başlıyor ve bence aşkın en muhteşem olanını tadıyorlar. En saf halini. Kim olursa olsun asla sevmekten vazgeçmeyeceklerinin bilinciyle. Aynı zamanda doğal olarak içlerinde bir korku da var. Birbirlerinin kim olduklarını öğrenirlerse karşı tarafın onu sevmekten vazgeçeceğini düşünüyorlar. Ama ikisi de kendi içlerinde biliyorlar ki o vazgeçen taraf asla kendileri olmayacak. 


  Simon'un anonim ismi Jacques. Fransızca bir isim ve aslında kitapta okuduğunuzda öğreneceğiniz üzere kimliği hakkında büyük bir kopya veriyor. Fakat Simon'un tek açığı bu değil. Hemen kitabın başlarında göreceğimiz bir tehditle karşılaşıyor. Okul bilgisayarında maillerini kontrol ettikten sonra hesabından çıkış yapmayı unutuyor ve kendisinden sonra bilgisayarın başına geçen Martin, Jacques ile Mavi'nin maillerini görüyor. Bunun üzerine ise Simon'a şantaj yapıyor. Kimliğini ve maillerini açıklamaması karşılığında bir isteği var... (O isteği de söylemeyeyim artık.) Simon boyun eğiyor mu? Evet. Korkusu var çünkü, Mavi'yi kaybetmek...

  Uzun süredir bu kadar saf aşkı anlatan bir roman okumamıştım, açık olmalıyım. Okuduğunuzda biliyorsunuz ki, o aşk gerçek. İnsanın tüm vücudunda, tüm sinir uçlarında hissettiği bir aşk vardır. Sanki yaşamınız onun için adanmıştır, sanki siz onun için var olmuşsunuzdur. Onun dışında yaşamın hiçbir önemi kalmamıştır. Hiçbir gerçekçiliği yoktur, onsuz. İşte, tıpkı bunun gibi hissediyorsunuz okuduğunuzda Mavi ile Jacques aşkını. 

simon homo sapiense karşı ile ilgili görsel sonucu

  Yazıyı daha fazla romantik hale büründürmeden kitap-film kıyaslamasına geçiyorum. Kitabı okumadan uyarlamasını izlemeyen o muhafazakar kesimdeyim ben de. Bunun gerekliliğini ve önemini sonuna kadar savunacağım çünkü haklılığım bu kitapta ve uyarlamada bir kez daha kanıtlandı. Kitabı bitirdikten hemen bir gün sonra izlediğim uyarlama filmi sonrasında diyebilirim ki, keşke sadece kitabı okumuş olmakla kalsaydım. Kitabın ruhuna bu kadar aykırı filmle karşılaşacağımı hiç mi hiç tahmin etmiyordum çünkü. 

  Konu hakkındaki muhafazakarlık düzeyim o kadar yüksek ki, kitaptan değiştirilen bir replik bile (atılan değil, değiştirilen) her şeyi bozuyor gibi geliyor bana. Love, Simon filmi maalesef ki kitabın ruhunu altüst eden bir filmdi. Uyarlamayı izlemeden önce çalma listelerini kurcaladım biraz. Çünkü kitapta bolca şarkılar, şarkıcılar geçti. Doğal olarak hepsinin filmde olduğundan emin olmak istedim. Fakat sadece Simon'ın odasına yerleştirilmiş Elliott Smith posterinden başka hiçbir şeye gönderme yapılmamıştı. İşi biraz daha büyütüp Jacques'ın mail adresini değiştirmişlerdi. Biraz daha büyütüp diğer karakterlerin kişiliklerini alt üst etmişlerdi. Yani sadece ve sadece kitabı bir zemin olarak kullanmışlar, geri kalanını kendilerince inşa etmişlerdi. Ama olmazdı ki. Mavi'nin asla yapmayacağı şeyleri filme yerleştirerek kitaba ve kurguya hakaret etmiş olursun, hepsi bununla sınırlı kalır. Yani, her şeyi berbat edersin. 

  Bütün olarak bir değerlendirme yapacak olursam eğer, müthiş samimi ve gerçek bir romandı. Simon'ın bir karakterden ibaret olduğunu inkar edecek kadar etkileyiciydi benim için. 
  Kitabı bitirdikten sonra romanı tarayarak bahsi geçen şarkıları not alıp sizinle paylaşmak istedim. Fakat yazıyı yazmadan önce bu taradığım listeyi internette de görmem biraz moral bozucu oldu. Önceliği kendi çıkardığım listeye vererek sizinle müthiş playlisti paylaşıyorum. İyi okumalar ardından iyi dinlemeler, Sarımsak severler!

               ''Sen varsan, ben tamamen varım,''


Simon Homo Sapiens'e Karşı Kitap Playlist'i

Simon'a baktığımda kendimi gördüğüm zaman onun The Smiths dinlediği zamanlar.
Arada Kid Cudi dinlemişliği de oldu. Çok ciddiye almasam da, 
Sufjan Stevens dinlediği zamanlar Call Me By Your Name göndermesi hissettirdi, 
Küçükken tam bir Passion Pit delisi olması ise tam anlamıyla ortak noktamızdı,
Bir de Fleet Foxes dinler ve tam bir Tegan and Sara fanıdır. 
Son olarak da laf arasında Rilo Kiley ve Jenny Lewis isimleri geçmişliği oldu.

Bunlar dışında direkt bahsettiği şarkılar ise,
Otis Redding - Try a Little Tenderness
The Cure - Just Like Heaven 
Pink Floyd - Wish You Were Here
Ve tiyatro oyununda geçen Billie Jean ve Somebody to Love klasikleri,

Hepsinden öte... Elliott Smith tabii ki kitabın karakterini oluşturan ögelerden birisiydi. Tüm şarkıları ve belki özellikle Waltz #2.

Bulamadın mı?

DMCA Protection