Cuma, Mart 30

And Oscar Goes Toooo...

   Büyük ihtimalle bu yazımı siz akşam üzeri okuyacaksınız. Fakat ben bu yazıyı 30.03.12 / 01:58 'de yazdım. Uzun zaman oldu, özledim vallahi yazı yazmayı. Bir de Madonna'nın eski albümlerini dinliyordum, blogum geldi aklıma. Yani anlayacağınız şu anda çok hoş bir ortam hakim. Bir tek kahve eksik.
   Bir kaç kitap okudum: Katre-i Matem, Ejderha'nın Yemini, Uyuyana Kadar. Aralarında bir tek Katre-i Matem'i beğenmedim. O da zaten edebiyat sınavında çıkacağı için okumuştum. Aslında konu çok hoş. Güzel konusu var. Fakat adamın anlatımı çok sıkıyor. Yabancı kelimeler o kadar çok ki... 3 haftada filan bitirdim kitabı galiba. Bugün de Ejderha'nın Yemini'ni bitirdim, yeni kitaba henüz başlamadım. Kürk Mantolu Madonna.
   Uzun bir aradan sonra tekrar gelince böyle bir enerjik gelirim filan diye hayal ediyordum ben de fakat bugün çok durgunlaştım. Bilmiyorum kitaplardan galiba. Okuduğum son iki kitap etkiledi beni baya.

   Aslında kitap okumak inanılmaz güzel bir şey. Bugün biraz bunu düşündüm. Hayata baktım şöyle bir. Kendime baktım. İnsanlar ne yapıyorlar, ben ne yapıyorum? Mesela bugün sınıfta oturuyordum tek başıma. Kitaba gömülmüştüm. Kafamı kaldırıp baktım şöyle bir baktım etrafıma. Neler oluyor diye. Herkes kendi alemine dalmış adeta. Kimse kimsenin umurunda değil. Gruplaşma var. En önemlisi de kafa dengi insan yok. Sınıfta gerçekten asosyal konumunda gözüküyorum. Ama öyle değilim ki. Yani ben okulda olduğu gibi evde mal gibi akşama kadar oturup durmuyorum haftanın yedi günü. Ama böyle bir izlenim vermişim sınıftakilere onu anladım. Yani pek umurumda değil açıkçası. Okul ortamını sevmiyorum zaten. %99'uyla da ileride görüşeceğimi düşünmüyorum. E daha ne? Bırak insanlar beni asosyal olarak hatırlasınlar. İnsanlar arasında sırf böyle anılmamak için bir şey yapacak değilim. Öyle değil mi? Önemli olan o değil, her neyse.Asıl başlık konusuna gelelim biz!

   Geçen hafta Çarşamba günü 'en'lerin seçilmesi için oy kullanıldı. En sempatik, en yakışıklı, en güzel, en çalışkan, en duygusal, en entelektüel kategorileri filan vardı. Ve iki dalda ödül kazandım ben de. :) 'And Oscar goes tooo Sarımsaaakk!' havalarına filan girdim kendi kendime. Entelektüel kavramını bilmeyen şahsiyetler de olsa aralarda, sonuç olarak büyük bir çoğunluk beni seçti. Halk benden yana! Ovv yeee! Bir de beklemediğim dalda(ben baya baya Oscar havasına girdim.) 'En sempatik' kategorisinde en çok oyu alanlardan oldum. Ödülü birisiyle daha paylaştım fakat olsun. Ödül ödüldür.

   Okul hayatım böyle geçiyor işte. Asosyal-entel-sempatik sıfatıyla dolu. Gruplaşmanın içinde. Kurtulmayı bekleyen bir mahkum gibiyim. Hoşuma gitmiyor bu durum. Ama sorun yapmıyorum. Kendi kendime yetiyorum. Kimseye, özellikle sınıftaki kimseye ihtiyacım yok. Nasıl olsa bir gün bitecek okul. Üniversite'nin de böyle geçeceğini düşünmüyorum. Ona da 2.5 yıl filan kaldı. Yarısı bitti.

   Normal hayatta da artık çok az insan var benim hayatımda. En iyisi olduğunu düşünüyorum. Çok fazla insan hoşuma gitmiyor. Ne gerek var yani? Az ve öz olsun. Şu anki Facebook hesabımda 170 kişi olmasına rağmen oradaki 20 kişi filan da gereksiz aslında. Bir zamanlar çok önem verdiğim, değer verdiğim insanlarda yok şu anda. Bugün bunları da düşündüm. Ve dedim ki 'Sarımsak, bu halinden memnun musun acaba?' Gayet memnunum aslında.Hem de çok. Kitaplarım ve önemli bir iki kişi yetiyor bana. Hayatın olumsuz tarafına bakarsak eğer sürekli, daha da kötüye gider yaşantımız. Böyle işte :) Bugünlük benden bu kadar. Saat 02:43'ü gösteriyor. Bu saatten sonra ne yaparım bilmiyorum. Belki acıkan karnımı doyururum, belki göz kapaklarımın iyiliği için uyurum belki de kitap okurum. Ama en iyisi yemek yemek gibi geliyor.

Bulamadın mı?

DMCA Protection