Pazar, Haziran 24

Bir Film İzledim, Hayatım Değişti.

   Julia & Julie. Bilmiyorum kaç kişiniz izledi bu filmi, ben de yeni izledim ama etkilendim baya. Julie'nin blogundan etkilendim en çokta. Yani 'Keşke ben de böyle bir şeyler yapabilsem!' olayına filan girdim. Julie, Julia'nın yemek kitabındaki tariflerleri yapmaya ve bunları günlük olarak internete yazmaya karar veriyor.Böylece 365 günde 500'e aşkın yemek tarifi yapıp bunları günlük olarak internetteki bloguna yazıyor ve New York Times'a bile haber olacak kadar ünleniyor! İşin can alıcı noktası ise, bu film gerçek bir hikayeden alıntı!
 
   Yani bu inanılmaz bir şey! Bilmiyorum, çok heveslendim fakat böyle bir şey yapabilmek için çevrem yok. Gerçi Julie'nin de çevresi yoktu. Fakat, nasıl desem, Türkiye'de böyle bir şey yapmak kolay mı Allah aşkına? 'Ergen işte, peh.' yorumlarından başka bir şey beklemiyorum açıkçası. İnsanın önünü kısıtlıyorlar. Ve bir çok kez benim de kısıtladılar. Ama siz siz olun kimsenin sizin fikirlerinize karşı gelmesine izin vermeyin. Pişman olabilirsiniz.
 
    Mesela benden bir örnek vereyim. Bu yazıyı okuyacağını bildiğim halde ve bana alınacağını (belki belli etmese bile..) bildiğim halde bunu anlatacağım. Eğer anlatmazsam bu sefer yine bir kısıtlama söz konusu olur aslında.
    Şubat aylarında tutturduğum Converse sırt çantasını hatırlıyor musunuz? Agresif agresif yazılarım bile var onunla ilgili. Onu bir arkadaşımla almaya gittiğimizde, renk olarak turkuaz renginde çok takılmıştım. Adeta onu istiyordum.Ve arkadaşım bana 'Turkuaz rengini genelde kızlar takıyor, bence siyahını al.' dedi ve ... Siyahı aldım. Bir kaç ay sonra aynı çantanın turkuaz rengini bir erkekte gördüm. Ve o an içimde kopanları anlayabilmeniz gerçekten imkansız. Tarif etmek imkansız. Pişmanlık vardı bir kere! En iğrenç duygudur zaten şu pişmanlık.
     Demek istediğim odur ki sevgili blog okurlarım, asla ama asla kimsenin etkisinde kalmayın. Tavsiye alın, ama tavsiyelerin kölesi olmayın.

    Filme geri dönecek olursak, Julie gibi olmak isterdim. Yani bir idolünüz var ve o idolünüz yolunda ilerliyorsunuz ardından 'BUMM' hayatınız değişiyor! Julie gibi olmak isterdim bir yandan, bir yandan da Julia gibi insanlara ilham vermek isterdim. Aslında ilham veriyor gibiyim de. Egomu tatmin etmek gibi anlaşılmasın ama bir çok insanın blog açmasına sebep olduğumu düşünüyorum. Yavrucuklarım gibi görüyorum ben onları. Rekabetten öte 'Oy canım benim sen de mi açtın kuzum? Yerim.' gibi anne sevgisi belirliyor içimde. Çünkü eminim ki bir blog bile olsa, o blogun açılmasına sebep oldum.

   Ama belki bir gün Julie gibi ünlü bir blog yazarı olabilirim, kitap yazabilirim ve insanlar bu satırları okurken 'Vay be, amatör yıllarında bunları yazmış ha?' demelerini sağlayabilirim.
   Hayalleriniz yoksa, yaşamak için bir nedeniniz de yok bence.

'I'm not cocky, I just love myself.' diyerek noktayı koyayım o halde.

0 yorum:

Yorum Gönder

Bulamadın mı?

DMCA Protection